29 Mayıs 2011 Pazar

Bu dördü varsa hayatınız hakikaten çook güzeldir!

Köy sakinleri yağmur duasına çıkmışlardı. Bütün köy ahalisi toplandı. İçlerinden sadece birinde şemsiye vardı.
Bu
İNANÇ'tır.

Babalar bebeklerini havaya hoplatır, çocuklar gülmekten bayılır. Yere düşeceklerini akıllarına bile getirmezler. Çünkü babaları onları tutacaktır.
Bu
GÜVEN'dir.

Yatağımıza girerken yarın uyanıp yaşamaya devam edeceğimize dair teminatımız yoktur. Ama yine de ertesi güne dair planlar yaparız.
Bu
ÜMİT'tir.

Randevu yerine gecikince sevgililerden birisi, diğeri, onun geleceğini tahmin ettiği noktaya odaklanır ve saatlerce bekler.
Bu
AŞK'tır.

Ve bu dördü varsa hayatınız gerçekten çook güzeldir !

28 Mayıs 2011 Cumartesi

Sir Winston Churchill (1874-1965)

Sir Winston Churchill (1874-1965), kendisine Nobel Edebiyat Ödülü kazandıran yazı hayatında ve iki başbakanlık göreviyle zirvesine ulaşan elli beş yılık uzun siyasi yaşamında bu güçten gayet etkili biçimde yararlanmıştır. Hitler'in neden olabileceği yıkımı en başından itibaren öngörmüş ve dünyanın ona karşı birleşip sonunda zafere ulaşan büyük bir mücadeleye girmesi için bütün azmini ve kararlılığını kullanmıştır.

Churchill, dünya savaş tarihine de katkılar sağlamıştır. Havacılığın ilk gelişiminde rol oynamış, bir savaş aracı olarak tankın bugünlere gelmesini sağlayan kişiler arasında yer almıştır. Uçaksavar savunma sisteminin geliştirilmesine ve hava savaşının evrimine öncülük etmiştir. 

Eğitimde fırsat eşitliğini, hapishane reformunu, işsizlik sigortasını, çalışma saatlerinin kısaltılmasını, ulusal bir sağlık sistemi kurulmasını, işyerlerinde çalışma koşullarının düzeltilmesini savunduğu siyasi hayatında büyük iniş çıkışlar yaşayan Churchill, belki de en büyük yenilgisini, 1915'te Çanakkale'de direnişini kıramadığı Türk Ordusu karşısında almış ve bu yüzden bakanlıktan düşmüştür.

Ancak Churchill azimli, ileri görüşlü, mücadeleci, bağımsız ve atılgan kişiliğine dayanarak yeniden ayağa kalkmayı ve 20. yüzyılda ülkesinin kaderine damgasını vuran lider olmayı başarmış, özellikle II. Dünya Savaşı sırasında purosu ve zafer işaretiyle dünyanın ortak hafızasına kazınmıştır. Görkemli cenaze töreni öncesinde kızı Mary, halkın duygularına tercüman olarak ona şöyle seslenmiştir: "Bir kızın, sevgi dolu, cömert bir babaya karşı hissettiği tüm duyguların yanı sıra, erkek, kadın ve çocuk her İngiliz'in borçlu olduğu şeyi, özgürlüğü borçluyum sana."

26 Mayıs 2011 Perşembe

Ne Zaman?

Kardeşim karne almıştı; fakat birçok zayıf notu vardı. Annem, babamla beni kenara çekip uyarıları sıralıyordu: "Sakın çocuğun moralini bozmayın, sakın kötü bir şey söylemeyin" uyarılar özellikle babama yönelikti: "Hele de sen, sakın çocuğun gururunu kırma". Babam daha fazla dayanamadı ve sordu: "Karne için ne zaman özür dileyeceğiz ?" :))))))

Düz Mantık:

Eğer bir sokakta yürüyorsanız ve camında " Bu ev kiralıktır " yazılı bir evin yanından geçip birkaç adım sonra önüne geldiğiniz bir başka evin camında ”Bu da” yazısını görürseniz, bilin ki Trabzon’dasınız. 

Beyin Göçü:

Tikky olduğu her halinden belli olan kızımız Zafer-Kampüs
tramvayında yanındakı arkadaşına dert yanmaktadır. " Şekerim dördüncü kez girdim YGS’ye, ama yine kazanamadım, gidicem sonunda Amerika’ya oh olucak. Böyle böyle beyin göçü oluyor işteeaa !.. :)))))

" Sen git, masrafları ben karşılıyorum."

22 Mayıs 2011 Pazar

21 Mayis 2011

21 Mayis 2011

21 Mayis 2011

21 Mayis 2011

Kısıtlar Teorisi

Kuruluş amacı kar etmek olan işletmelere ve iş sistemlerine Kısıtlar Teorisi’nin bakışı işletmelerin şimdi ve gelecekte para kazanmak olduğunu dikkate alır ve amaç, gerekli koşullar ve araçları birbirinden ayırmak geretiğini savunur. 


Süreç iyileştirmede genel olarak kabul edilen iki varsayımdan birisidir. sistem birbirine bağlı süreçlerden veya parçalardan oluşan bir bütündür. Goldratt bunu ünlü zincir anolojisine benzetir. Sistemin tamamı bir zincir olarak algılanır. Sistemin performansını, zincirin taşıyacağı yükün belirleyeceği söylenir. Bu yük ise, zincirdeki en zayıf halkanın taşıyabileceği en fazla yüktür. Eğer bu halka güçlendirilebilirse sistemin genel performansı artar. Bu halka güçlendikten sonra bir başka halka zayıf olacak ve iyileştirme süreci bu şekilde devam edecektir. 

21 Mayis 2011

21 mayis 2011

21 Mayıs 2011 Cumartesi

KÜÇÜLME STRATEJİSİNDE GERİDE KALANLAR (SURVİVOR) SENDROMU


Survivor Sendromu kavramı ilk kez 1968 yılında Niederland tarafından ortaya atılmıştır. Japonya'ya atılan atom bombası felaketinden sonra, kişiler tarafından yaşanan korku, endişe ve panik survivor sendromu olarak adlandırılmıştır. Atom bombasından kurtulanların %7'sinin bir süre sonra intihar ettiği, diğer kalanların %90'nın da bir daha hiçbir işte çalışmadığı belirlenmiştir.

Organizasyonlarda da küçülme politikası döneminde bu sendromun yaşandığı araştırmalar neticesinde tespit edilmiştir. Yapılan araştırmalar küçülme dönemlerinde çalışanların, Japonya'ya atılan atom bombası sonucunda kişilerde görülen sendrom belirtilerinin benzerlerini biraz daha düşük derecede gösterdiklerini belirlemiştir. 
İşletmeler açısından da durum buna benzemektedir. Kriz dönemlerinde örgütsel küçülme kararı alınmış ve bir kısım çalışanların işlerine son verilmiş ise, geride kalan çalışanlarda "ben ne zaman işten çıkarılacağım" sendromu başlıyor. Çalışanın motivasyonu bozuluyor, konsantrasyonu düşüyor,verimliliği azalıyor neticede  amaçlananın tersine kriz derinleşiyor.

Sendromun doğru ve planlı şekilde ele alınmaması ve çözüm üretilmemesi durumunda ilerde organizasyonlar açısından çok daha olumsuz sonuçların oluşabileceği belirtilmiştir.

Survivor (Geride kalanlar) Sendromunun Belirtileri:
  • Korku, emniyetsizlik, belirsizlik, (bu belirtiler küçülmenin her aşamasında karşımıza çıkabilir) 
  • Sinirlilik, hüsran, içerleme, (Genellikle bu duygular tam olarak ortaya konulamadığı için çalışanların başka problemleri ortaya çıkmaktadır. Örneğin devamsızlık artışı…) 
  • Mutsuzluk, depresyon, suçluluk duygusu, (çalışanların kendi gelecekleriyle ilgili proje yapmamalarına sebep olabilir) 
  • Güvensizlik, adaletsizlik, haksızlık yapıldığı duygusu. (Bilgi akışına duyulan ihtiyaçtan dolayı oluşabilir)
Brockner'a göre (1992) survivor sendromu çalışanların, 
  1. Performansları, 
  2. Motivasyonları, 
  3. İş tatminleri, 
  4. Örgütsel Katkıları üzerinde olumsuz etki yapmaktadır.
Sendromun ortaya çıkmasının temel nedenleri:
  1. Kurbanlar ile benzer özellikler taşımak, 
  2. Geride Kalanların kendilerine olan güvenleri, 
  3. Örgütsel Politikalar ve Prosedürler, 
  4. Dış Çevre, 
  5. Aile Ortamı, (Kişinin bakmakla yükümlü olduğu kişilerin olması vs.) 
  6. Yeni İş Bulma İhtimali, (Yaş, cinsiyet, tecrübe, ekonomik koşullar vs) 
  7. Çalışanın maddi olanakları, (Ailesindeki diğer bireylerin gelir düzeyi, yaşam standardı vs) 
  8. İş tatmini, 
  9. Sosyal Konum.
Yukarıdaki belirtiler, kişisel özellikler ve beklentiler doğrultusunda kişiden kişiye değişebilmektedir. Sözkonusu belirtiler her kademedeki personelde görülebilmekte ve kişilik özelliklerine bağlı olarak farklı yoğunluklarda yaşanabilmektedir.


Sendrom, şirketin önündeki gelişim ve değişim için ciddi bir engel teşkil etmektedir ve bu olumsuzluklar giderilmeden şirket için küçülme politikasından yarar sağlamak da mümkün olamamaktadır. Yoğun yaşanan bir survivor sendromundan sonra etkilerinin yaklaşık 5 sene sonra bile çalışanlar üzerinde görüldüğü saptanmıştır.


Yapılan araştırmalarda özellikle yerleşmiş bir kurum kültürü bulunan ve çalışanların iş güvenliğine önem veren şirketlerde bu sendromun çok daha yoğun yaşandığı gözlenmiştir.


Survivor sendromunu yoğun olarak yaşayan kişilerde;
  • Riskten uzak durma, 
  • Başkalarını şikayet etme, (özellikle ast) 
  • Yöneticilerine karşı kendilerini koruma ihtiyacı, 
  • İnkar etme, eğilimlerinin ortaya çıktığı gözlenmektedir.

21 Mayıs 2011

21 Mayıs 2011

Bir karınca Karınca Hikayesi

Nemrut Hz. İbrahim’i yakmak için ateş yaktırmış, Hz. İbrahim’i mancınıkla ateşin ortasına atarak yakacak ve gücünü herkese göstererek bir daha kendisine karşı çıkılmasını önleyecekmiş. Bunu duyan bir karınca ağzını su ile doldurarak boyu göklere uzanan ateşe doğru koşmaya başlamış. Diğer bir karınca onun bu telaşını görünce hemen yanına yaklaşıp,
“Nereye böyle arkadaş bu acelen niye?” diye sormuş.
Ağzında su taşıyan karınca ağzındaki bir damla suyu ellerinin arasına alıp,
“Duymadın mı?” demiş; “Nemrut Hz. İbrahim peygamberi ateşte yakacakmış işte o ateşin olduğu yere su götürüyorum…”
Diğer karınca buna gülmüş,
“Senin bir damla suyun o ateşe ne yapar ki?”
Suyu taşıyan karınca “Olsun” demiş, 

Hiçbir işe yaramasa da hangi taraftan olduğum anlaşılır!”

10 Mayıs 2011 Salı

Soru;

Stratejik yonetimi tanimlayarak ana asamalarini belirtiniz..

Soru;

Yeni ekonomilerde basarili olabilmek icin kullanilan  yonetim modellerini yaziniz.

Soru;

Kuresel isletmelerin fayda ve zararlarini kisaca yaziniz.

Soru;

Kuresel isletme kavramini aciklayarak temel ozelliklerini yaziniz.

Soru;

Inivasyon turlerini gruplayarak kisaca aciklayiniz...

Soru

Yeni ekonomide rekabetci ustunluk saglamada uyulmasi gereken ilkeleri yaziniz

Soru;

Yonetim nedir? Tanımlayıp fonksiyonlarini yazınız..