28 Haziran 2011 Salı

TEZSİZ YÜKSEKLİSANS ÇALIŞMA SORULARI

SÖZEL SORULAR:
1)      Alma ve satma opsiyonları ne anlama gelirler? Lütfen açıklayınız.
2)      Tavan ve taban sözleşmeleri niçin yapılır? Aralarındaki farklar nelerdir?
3)         Şirketler niçin büyümek isterler ve hangi yöntemlerle büyüyebilirler?
4)      Yatay, dikey, çapraz büyüme ne demektir?
5)      Firmada alacakların tahsilinin hızlandırılması ve borçların vadelerinin yeniden yapılandırılması finansal krize hangi yönden çözüm olur?
6)      Firmaların iflas riskinde önemli olan erken uyarı modelleri nelerdir? Niçin Altman modeli bu konuda ön plandadır?
7)      Döviz pazarları nedir? Döviz pazarlarının enstrümanları nelerdir?
8)      Satın alma gücü paritesi nedir? Kaç çeşidi vardır?

SAYISAL SORULAR:

1) Sizin elinizde Nazlı A.Ş.’nin 500 hisse senedi bulunmakta ve bunlarla (karşılıklı) opsiyon yapmak istemektesiniz. Hisse senetlerinin pazar fiyatı 32 liradır. Eğer siz opsiyon yazarsanız, uygulama fiyatı 27 lira ve prim 2,5 lira olacaktır. Lütfen aşağıdaki şartlara göre sizin kâr ve zararınızı hesaplayınız. Vergileri ve giderleri nazara almayınız.
a) Hisse senetlerinin pazar fiyatı 32 liradan 27 liraya düşmüşse,
b) Hisse senetlerinin pazar fiyatı 32 liradan 47 liraya yükselmişse.  

2) Güzel Limited libor+2,10 şartı ile 7,5 milyon dolar borçlanmıştır.  Libor’un, uluslar arası piyasadaki dalgalanmalar sebebiyle, önümüzdeki dönemlerde yükseleceği beklensin. Güzel Limited  %14 sabit faize razıdır ve bu konuda Vakıfbank’a bir teklifte bulunmuştur. Eğer libor %9,50 oranını aşarsa aşan kısmı banka ödeyecek ve buna karşılık firmadan %1,25 prim alacaktır. Ödemeler yıllık yapılacaktır.  Bu tavan anlaşması teklifi banka tarafından kabul edilmiştir. Mesela gelecek yıl libor %8, %10 veya %13 olursa taraflar arasındaki ödemeler nasıl olacaktır?

3) Mavi Boya Firması  %10 faizle 1,500 milyon euro borçlanırken (1 euro=1,41 dolar) Sarı A.Ş. de %6,8 faizle aynı miktar borcu yani 2,2275 milyon doları borçlanmıştır. Burada karşılıklı faiz ödemeleri yapılmayıp sadece ana paralar swap yapılmaktadır. Yalnız faiz farkı swap kuruna yansımış olacaktır. Swap kuru nedir ve ne kadar dolar geri ödenecektir?

4) Aşağıda iki satın alan ana şirket ve iki de hedef şirketle ilgili hisse senedi Pazar fiyatları ile teklif edilen hisse senedi fiyatları verilmiştir.  Bu şirketlere ait her iki olayda hisse senedi değişim oranları ne olacaktır?
Olay
Ana firmanın hisse senedinin Pazar fiyatı
Hedef firmanın hisse senedinin Pazar fiyatı
Ana şirketin teklif ettiği hisse senedi fiyatı
1
2
50
95
25
125
30 lira
155 lira
5) Aytek A.Ş. başka bir sektörde faaliyet gösteren Serteks A.Ş.’le birleşmek istemektedir. Her Serteks Şirketi için 0,65 Aytek hisse senedi verilmesi konusunda taraflar anlaşmışlardır. Şirketlerle ilgili bilgiler şöyledir:
Aytek A.Ş.
Serteks A.Ş.
Net kâr
Dolaşımdaki hisse senedi sayısı
HBK
Pazar fiyatı
F/K oranı
2.700.000 lira
1.000.000 adet
2,7 lira
40 lira
14,8
540.000 lira
400.000 adet,
1,35 lira
13,5 lira,
10,0

Aytek A.Ş. bu birleşmeyi gerçekleştirmek için ikinci tertip hisse senetleri ihraç edecektir.
Bu durumda;
a. İhraç edilecek ikinci tertip hisse senedi sayısı nedir?
b. Eğer firmaların kârları birleşmeden önceki gibi sabit olursa HBK ne olur? 

6) Kolay A.Ş. inşaat sektöründe mobilya malzemeleri imal eden Bostancı Kapı Kilitleri A.Ş. satın almak istemektedir. Birleşmeden önce Kolay’in toplam değeri 21,2 milyon ve Bostancı A.Ş. toplam değeri 8,8 milyon liradır. Birleşmeden sonra Kolay işlemin sektörde olumlu yansıması sebebiyle pazar değerinin 34 milyon liraya yükseleceğini tahmin etmektedir. Bu sebeple Kolay A.Ş.’i Bostancı A.Ş. hisse senetleri için 2,5 milyon liralık bir birleşme priminin verilmesini teklif etmiştir. Ayrıca birleşmenin giderleri 350 bin liradır.
Bu sebeple;
a. Bu birleşmenin Kolay A.Ş. için net avantajı ne olacaktır?
b. Bu birleşmedeki toplam sinerji etkisi ne olacaktır?

7) Namlı Plastik Limitet Şirketi son yıllarda finansal yönden sıkıntı çekiyor ve istediği performansı gösteremiyordu. Şirketin mevcut borçları toplamı 3.657.175 lira ve şirketin varlıklarının iyimser tahminlere göre mevcut pazar değeri 2.567.350 lira tahmin edilmektedir. Yapılan araştırmaya göre firmanın gelecek yıllar her yıl net olarak 795.400 lira kazanacağı tahmin edilmektedir. Firmanın borçlarının ağırlıklı ortalama maliyeti %25’dir. Alacaklılar kendi aralarından 3 kişilik bir komisyon kurmuşlardır ve şirketin tasfiyesine veya rehabilite edilmesine karar vermek istemektedirler. Bu konuda nasıl bir karar verilecektir?

8) Kanarya A.Ş.’nin makine parkı üzerinde Akbank’ın 5.453.675 liralık ipoteği bulunmaktadır. Makine parkının defter değeri 3.695.000 liradır ve açık artırmada 4.135.000 liraya satılmıştır. Garanti Bankası’nın bu satıştan sonraki pozisyonu ne olacaktır?



  9) Halka açık Samancı Sanayi A.Ş. son dönemlerde finansal yönden büyük sıkıntılar çekmektedir. Şirketle ilgili bazı bilgiler aşağıda sunulmuştur:

Satışlar
Aktif toplamı
İşletme sermayesi
Dağıtılmamış kârlar
FVÖK
Hisse senetlerinin Pazar değeri
Borçların defter değeri
3.352.750
4.500.000
320.000
2.234.578
695.700
4.496.000
3.000.500

Bu şirketin hangi ölçüde iflas riski taşıdığını Altman modelini uygulayarak analiz ediniz.

10) Gürkaya Limited Şirketi’nin elinde 450.000 lira bulunmakta ve bunu Norveç kronuna çevirerek Norveç’ten telekümünasyon sistemleri ithal edecektir. Spot pazarda 1$= 1,6223 TL ve 1$=5,5934 N kronudur. Bu miktarı Norveç kronuna çevirirse elinde ne kadar N kron olacaktır?

11) Farz edelim ki Türkiye’de risksiz faiz oranı % 10 ve ABD’de %3 olsun. Şu anda dolar efektif alış fiyatı 1,5293 liradır. 3 aylık 100.000 dolarlık bir forward sözleşmesi alımı için forward döviz kuru ne olacaktır?

12) AB’de beklenen enflasyon oranı %4,85 ve Türkiye’de %11,30 ve AB’de riskiz faiz oranı %5 ise Türkiye’de risksiz nominal faiz oranı ne olacaktır?

26 Haziran 2011 Pazar

TÜİK kadar sempatikkk

Geçmişi hatırla, geleceği düşün, anı yaşaaa

Haftanın küçük altın ödüllü sorusu şu: Avukat hanımın burcu ne?

Anlaşılan "İŞLETME FİNANSMANI" diye bir DERDİ KALMAMIŞ DİLBER HANIMEFENDİNİN (!)

By Yüksellll

Zekai Bey'in anısına ::))))

He will be Rector of Mevlana University at the future İNŞAALLAH

By Yüksel'in Terası Harikaaaaaaaaaa

Hukuk Gölgesiiiiiii...söğüt gölgesi değil

Hukuk Herkese Lazııımmm

İlim Köleeeeeeeeeee

Para Peşinnnnnnnn

Facelesssss

Finallere Hazırlıııkkkkkk :)

Tahtakale

NOCOMMENTTTTTT

DİKKAT ÖNEMLİ_herkes bu e-adrese boş bir mail atacak

DÜNDEN BU GÜNE

23 Haziran 2011 Perşembe

Stockholm sendromu 

Rehinelerin, kendilerini rehin alanların duygularını anlama noktasına gelmelerine Stockholm sendromu deniyor. Rehine, kendisini rehin alan kişiyle geçirdiği süre içinde onunla konuşarak öyle bir hale geliyor ki, sonunda ona yardımcı olmaya başlıyor.

Bu ruh halini tanımlayan Stockholm sendromu, otuz yıl önce Stockholm'de bir banka soygunu girişimi sırasında yaşandı; ondan sonra da dünyaya mal oldu. Otuzuncu yıldönümü nedeniyle Stockholm sendromunun filmi de yapıldı.

        Olay 23 Ağustos 1973 günü Jan Erik Olsson'un Stockholm'un Normalmstorg semtinde bir banka şubesine girmesiyle başladı. Saat 10:03'te banka şubesine giren soyguncu, silahını çekip elindeki patlayıcıları da havaya kaldırarak "Hepiniz yere yatın parti başlıyor" diye bağırdı ve tavana da birkaç el ateş etti. Müşterilerin ve bu arada bazı memurların dışarıya kaçmasına göz yuman sıyguncu üç banka memuresini esir aldı.
       Polis, banka şubesine üç dakika sonra ulaştı ve içeriye giren ilk polis, soyguncunun ateşiyle yaralandı. Polis, soyguncuyla bir saat sonra iletişim kurdu. Jan Erik Olsson, yarısı İsveç Kronu, yarısı da döviz olmak üzere 3 milyon kron tutarında para ile, kapının önüne bir sürat arabası getirilmesini talep etti. Soyguncu bu şartlarının yanı sıra, cezaevindeki arkadaşı Clark Olofsson'un da bankaya getirilmesini istedi. Paraları teslim aldıktan sonra rehineleri yanına alarak, kapı önüne getirileck sürat arabasıyla banka şubesinden ayrılacaklarını söyledi.
       Polis öğleden sonra, soyguncunun cezaevindeki arkadaşını bankaya getirdi. İçerisiyle bağlantı, cezaevinden getirilen Clark Olofsson aracılığıyla yürütülmeye başlandı. Akşam ise, kapının önüne bir Mustang park edildi. Talep edilen 1,5 milyon İsveç kronu da soygunculara teslim edildi. Soyguncular da rehinelerden ikisini bırakmayı önerdiler. Ama polis kuşatmayı kaldırmadı.
       
BAŞBAKAN OLOF PALME'YE TELEFON
     
Soyguncular ve rehineler geceyi bankada geçirdi. Ertesi günü polis rehinelerle konuşmak istedi. Jan Erik Olsson, rehineleri teker teker gösterdi. Cezaevinden gelen soyguncu öğleden sonra polisle temasa geçerek, arkadaşının bankayı havaya uçurmak istediğini bildirdi. Gece içerden patlama sesi duyuldu. Kasaların patlayıcılarla açıldığı öğrenildi. Jan Erik Olsson, gece Başbakan Olof Palme'yi telefonla arayarak, olay yerinden serbestçe kaçabilmeleri için polis kuşatmasının kaldırılması yolunda polise emir vermesini istedi. Rehine kadın memurlardan biri de Palme ile konuşarak, soyguncunun talebinin yerine getirilmesi için yalvardı. Palme de kadına bu konuda yardımcı olmayacağını, soyguncu kabul ederse, rehineleri serbest bırakması karşılığında kendisini rehin olarak teslim edebileceğini söyledi. Olof Palme'den istediğini koparamayan soyguncu, Dagens Nyheter gazetesini arayarak onlarla da konuştu.
       Polis kordonunun dışında gazeteciler kritik bir durumu atlamamak için sürekli nöbet tutarken, halk da olay yerine yığıldı ve geceyi orada geçirmeye başladı. Radyo ve televizyonlar, her gelişmeyi anında aktarırken, olay başka ülkelerde de yankı yarattı.
       
HALK POLİSİ AGRESİFLİKLE SUÇLADI

24 ağustos günü Dagens Nyheter'deki söyleşiyi okuyan halk polise kızmaya başladı. Rehinelerle kaçsalar bile soyguncuların onları öldürmeyeceğine inanan halk polisin, kaçma şanslarını ortadan kaldırarak rehinelerin yaşamlarını tehlikeye attığını düşünmeye başladı. Polis ise banka şubesinin arka bölümündeki soyguncuları ve rehineleri üzerlerinden kilitledi. Kilitlenen bölümün tavanından delik açıldı ve yemek sevkiyatı oradan yapıldı. Soyguncular açılan delikten uyuşturucu gaz püskürtüleceği endişesiyle rehineleri tehdit etmeye başladılar. Rehinelerden birinin boynuna sicim bağladılar ve polisin uyuşturucu gaz verimesi halinde boynuna sicim bağlanan rehinenin uyuşurken öleceğini bildirdiler. Gergin bekleyiş 28 ağustos akşamı 21:28'e kadar sürdü. Polis gerçekten içeriye gaz püskürttü, soyguncularda silahlarını atarak teslim oldular.
       Altı günlük gergin bekleyiş sırasında polisin tutumu halk arasında tepki yarattı. Polisi agresif bulan halk, soygunculara acımaya başladı. Pazarlık sırasında soyguncularla rehineler arasında iyi bir diyalog olduğu ve rehinelerin de polise kızdığı öğrenildi. Olay bu boyutuyla dünyanın ilgini çekerken, bu ruh hali 'Stockholm sendromu' diye anıldı ve zamanla benzeri durumlar için bu tanımlama kullanılmaya başlandı.
       
VİCDAN PUSULASI
       
Soygunculardan Jan Erik Olsson'a on yıl hapis cezası verildi. Sekiz yıl sonra cezaevinden çıkan soyguncu, bir daha yasadışı işlere karışmadı. Önce domuz yetiştiriciliği yaptı. Ardından da Tayland'a taşındı.
       Otuz yıl sonra, olay tüm ayrıntılarıyla tekrar anılıyor. Gazeteler Jan Erik Olsson'u Tayland'da buldular. Banka soygunu girişiminden sonra sakin bir yaşam seçen Olsson'un bir dükkan işlettiği öğrenildi. Clark Olofsson ise sadece bir yıl ceza aldı ancak o günden sonra işlediği sayısız suç nedeniyle çok az dışarda kaldı. Şu anda da Kopenhag Cezaevi'nde uyuşturucu kaçakçılığından dolayı aldığı cezayı çekiyor.
       Stockholm sendromu bir anlamda vicdan pusulasındaki ibrenin yöneldiği manyetik çekim merkezini de gösteriyor. O manyetik çekim merkezi de, insanların davranışlarındaki makul ölçüden başka bir şey değil. Polis de olsa, asker de olsa fark etmiyor. Banka soyguncuları, rehinelerin hayatı tehlikeye atılmadan yakalanmış olsalar ve aldıkları cezadan çok daha fazlasına çarptırılmış olsalar bile, belki insanlar "Oh olsun" diyeceklerdi. Ama polis, insan hayatını tehlikeye atan davranışıyla halkın tepkisini üzerine çekti. Bunun sonucunda da halk, giderek soygunculara sempati beslemeye başladı.
       
IRAK DA BİR ÖRNEK
       
Suçluya da sempati beslenir mi demeyin. Bazen vicdanlarımız, suçlunun peşindekileri suçlu yerine koyuveriyor. Davranışların insani ölçüler dışına çıkmaya başlaması ve adalet duygusunun zedelenmesi, vicdanımızı yaralayıp empatimizi yönlendirebiliyor.
       Irak örneğine bakarak da, bu konuda kendimizi test edebiliriz.

16 Haziran 2011 Perşembe

Eğer sizi üzen kişilere hala selam verebiliyorsanız, bu vicdanınızın sadakasıdır... (rumi)

2 Haziran 2011 Perşembe

Mükemmel Organizasyonun ON Boyutu

Global Organizasyon.  Mükemmel bir organizasyon; globalleşme gerçeğini tanıyan, uluslararası pazarlara kenetlenmenin bir zaruret olduğunu bilen ve uluslararası rekabet gücünün artırılması için değişim çabası içinde olan bir organizasyondur.
• Yalın Organizasyon. Mükemmel bir organizasyon,  örgüt yapısını sadeleştirmeyi ve basitleştirmeyi gerçekleştirmiş, dikey organizasyon yerine yatay organizasyon yapısını ikame etmiş, aynı zamanda gereksiz ve katma değer yaratmayan fonksiyonları ve iş süreçlerini ortadan kaldırmış bir  organizasyondur.
Çevik Organizasyon.  Mükemmel bir organizasyon her türlü kriz ve olağanüstü ortamlara önceden hazır olan ve buna karşı mukavemetini ortaya koyabilecek kadar güçlü ve dinamik olan bir  organizasyondur.
• Esnek Organizasyon. Mükemmel bir organizasyon,  bir malı istenilen anda ve istenilen miktarda üretme esnekliğine sahip olan bir organizasyondur. Tam Zamanında Hizmet  ve Tam Zamanında Üretim, esnek organizasyonun iki önemli boyutunu teşkil eder.
Müşteri Odaklı Organizasyon.  Mükemmel organizasyon, müşteri istek ve beklentilerini en iyi  şekilde tatmin edecek mal ve hizmet üretmek amacı üzerinde odaklanmış organizasyondur.
Sibernetik Organizasyon.  Mükemmel organizasyon, başta bilgi teknolojileri olmak üzere tüm yeni temel teknolojilerden organizasyonda yararlanmayı hedefleyen bir organizasyondur.
Katılımcı Organizasyon. Mükemmel bir organizasyon; merkeziyetçiliği, hiyerarşiyi, bürokrasiyi, emir ve talimatları reddeden,  buna karşın adem-i merkeziyetçiliği, katılımcılığı ve iletişimi benimseyen ve bunu hayata geçiren bir organizasyondur.
Yenilikçi Organizasyon. Mükemmel bir organizasyon; taklitçiliği değil, organizasyonda yenilik ve yaratıcılığı en yüksek düzeyde destekleyen ve bunun için gerekli motivasyonu sağlayan bir organizasyondur.
• Öğrenen Organizasyon. Mükemmel bir organizasyon, bilginin ve gelişmenin hiç bir  şekilde sınırlarının olmadığını bilen ve bunun için sürekli gelişme (Kaizen) yönünde fırsatları zorlayan ve çalışanlarına bu yönde imkanlar sağlayan bir organizasyondur.
Erdemli Organizasyon. Mükemmel bir organizasyon iş ahlakına, sosyal sorumluluğa ve erdeme sahip olan ve bunlara önem veren bir organizasyondur.        


Saygılarımla
İlhan Keten

YÖNETİM VE ORGANİZASTON TÜM ÖDEV KONULARI

Yetki Devri Uygulaması: Örnek Olay

Veri Madenciliği- Sağlık Sektoru Uygulamaları

Entelektüel Sermaye ve Ölçümü : Örnek olay

Yenilikçilik : Elektrik / Kimya Sektörü Örneği

Kazanılmış Otorite : Örnek Olay

Adhokrasi ve Adhokratik Organizasyon : Örnek Olay

Hizmet Kalitesi : Japon Modeli

Şebeke Örgüt : Örnek Olay

Bilgi Yönetimi : Örnek Olay

Fonksiyonel Yönetici-Genel Yönetici İletişimi : Örnek Olay

Bilgi Ekonomisi : Örnek Olay

Uzman Sistemler : Örnek Olay

Akıl (Zeka) Yönetimi : Örnek Olay

Şebeke Organizasyon : Örnek Olay

Karar Destek Sistemi : Örnek Olay

Ögrenen Organizasyon: Örnek Olay

Veri Madenciliği : Bankacılık Sektörü Uygulamaları

Matriks Organizasyon : Örnek Olay

Takım Çalışması Teknikleri : Örnek Olay

Yenilik Yönetimi ve Otomotive Sektörü Örneği

Bilişimci Girişimci nedir: Örnek Olay

Sosyal Sermaye ve Önemi : Örnek Olay

Kriz Yönetimi Örnek Olay

CEO'nun Görevleri: Örnek Olay

CRM(Müşteri İlişkileri Yönetimi) : Örnek Olay

Şirket Birleşmeleri :Örnek Olay

Kurmay Yetki-Komuta Yetkisi Çatışmaları : Örnek Olay

İleri Teknoloji : Örnek Olay

Hizmet Kalitesi : Örnek Olay

Teknoloji Transferi : Örnek Olay

Bilgi Toplumu : Örnek Olay

Son Yıllarda Gündeme Gelen Yeni İşletme Departmanları: Örnek Olay

Liderlik Süreci : Örnek Olay

Sanal Organizasyon : Örnek Olay

Planlama : Örnek Olay

Motivasyon : Örnek Olay

E.Ticaret : Örnek Olay

1 Haziran 2011 Çarşamba

Kriz İletişim Strateji Modelleri

“Yok Sayan Strateji; mevcut durumu inkar etme, agresif ve daha güçsüzleri korkutarak krizi ortadan kaldırma çabası içindedir. “Kriz yok” ifadesiyle inkar vardır. Açıklamalar da “krizin niçin olmadığını” göstermek üzere yapılmaktadır. 
Mesafeli Strateji; kriz ve organizasyon arasındaki bağı zayıflatmaya çalışan bir çaba içerisindedir. Bu stratejide krize yönelik bilgiler açıklanmakta, krizle ilgili bağışlama ve temize çıkma sağlanmaktadır.Bağışlama niyet ve ğğlanmaktadır. Bağışlama, niyet ve iradenin yalanlanmasıyla organizasyonun sorumluluğunu en aza
indirmektedir. Niyetin yalanlanması, kriz için bir başkasının
suçlanmasını içermektedir. 
Yağcı Strateji; organizasyonun mevcut imajını desteklemek, krizle daha iyi bir pozisyona geçmesini sağlamak, diğerlerinin onayını kazanmak için yapılan teşebbüslerde övgüler almak üzerine odaklanır. 
Kangren Strateji; kabul yaratmak ve affedilmek çabası içerisindedir. Kurbanlarına tazminat sunan, pişmanlıkla affedilmek isteyen, benzer krizlerin tekrar yaşanmaması için mekanizmada düzeltmeler sunan iyileştirmeler içerir. 
Istıraplı Strateji; bir kurban olarak organizasyonu tasvir etmek ve kamuoyunda sempati kazanmayı amaçlamaktadır. Bu stratejide kurban rolünde organizasyon yer almaktadır” (Coombs, 1995:449-470)
TEZSİZ YÜLSEK LİSANS
MUHASEBE DENETİMİ VE STANDARTLARI DERSİ
ÖDEV SUNUM LİSTESİ

Tarih
Ödev Konusu
Ödev Sunumu Yapacak Öğrenciler








05.06.20011
PAZAR
AHU YÜCELER
ALİ YÜCEL
ALİ OSMAN GÜNAY
ALPER ÖZBÜKER
AYKUT AKÇAY
CANSU TEKBAŞ
DAVUT YAVUZ
DİLBER TÜRK
EMİNE GENÇ ERSOY
FATİH ÇITIR
FATİH YILMAZ









25.06.2011
CUMARTESİ
HALİL AKTAŞ
HATİCE ÖZTÜRK
HÜSEYİN ERDAL
İLHAN KETEN
MEHMET TAŞPINAR
MEHMET AKİF GÜNDÜZ
MEHMET ERDEM GÜLER
MİNE HÜLYA TÜRK
MUHAMMET AHMET ZIVLAK
MURAT NEDİRLİ
MURAT ÖZŞAHİN





Not: SUNUM HAFTASI MAZERETİ SEBEBİYLE SUNUMU GERÇEKLEŞTİREMEYECEK OLAN ÖĞRENCİLER HABER VERMEK SURETİYLE 1 HAFTA SONRA SUNABİLECEKLERDİR.