21 Mayıs 2011 Cumartesi

KÜÇÜLME STRATEJİSİNDE GERİDE KALANLAR (SURVİVOR) SENDROMU


Survivor Sendromu kavramı ilk kez 1968 yılında Niederland tarafından ortaya atılmıştır. Japonya'ya atılan atom bombası felaketinden sonra, kişiler tarafından yaşanan korku, endişe ve panik survivor sendromu olarak adlandırılmıştır. Atom bombasından kurtulanların %7'sinin bir süre sonra intihar ettiği, diğer kalanların %90'nın da bir daha hiçbir işte çalışmadığı belirlenmiştir.

Organizasyonlarda da küçülme politikası döneminde bu sendromun yaşandığı araştırmalar neticesinde tespit edilmiştir. Yapılan araştırmalar küçülme dönemlerinde çalışanların, Japonya'ya atılan atom bombası sonucunda kişilerde görülen sendrom belirtilerinin benzerlerini biraz daha düşük derecede gösterdiklerini belirlemiştir. 
İşletmeler açısından da durum buna benzemektedir. Kriz dönemlerinde örgütsel küçülme kararı alınmış ve bir kısım çalışanların işlerine son verilmiş ise, geride kalan çalışanlarda "ben ne zaman işten çıkarılacağım" sendromu başlıyor. Çalışanın motivasyonu bozuluyor, konsantrasyonu düşüyor,verimliliği azalıyor neticede  amaçlananın tersine kriz derinleşiyor.

Sendromun doğru ve planlı şekilde ele alınmaması ve çözüm üretilmemesi durumunda ilerde organizasyonlar açısından çok daha olumsuz sonuçların oluşabileceği belirtilmiştir.

Survivor (Geride kalanlar) Sendromunun Belirtileri:
  • Korku, emniyetsizlik, belirsizlik, (bu belirtiler küçülmenin her aşamasında karşımıza çıkabilir) 
  • Sinirlilik, hüsran, içerleme, (Genellikle bu duygular tam olarak ortaya konulamadığı için çalışanların başka problemleri ortaya çıkmaktadır. Örneğin devamsızlık artışı…) 
  • Mutsuzluk, depresyon, suçluluk duygusu, (çalışanların kendi gelecekleriyle ilgili proje yapmamalarına sebep olabilir) 
  • Güvensizlik, adaletsizlik, haksızlık yapıldığı duygusu. (Bilgi akışına duyulan ihtiyaçtan dolayı oluşabilir)
Brockner'a göre (1992) survivor sendromu çalışanların, 
  1. Performansları, 
  2. Motivasyonları, 
  3. İş tatminleri, 
  4. Örgütsel Katkıları üzerinde olumsuz etki yapmaktadır.
Sendromun ortaya çıkmasının temel nedenleri:
  1. Kurbanlar ile benzer özellikler taşımak, 
  2. Geride Kalanların kendilerine olan güvenleri, 
  3. Örgütsel Politikalar ve Prosedürler, 
  4. Dış Çevre, 
  5. Aile Ortamı, (Kişinin bakmakla yükümlü olduğu kişilerin olması vs.) 
  6. Yeni İş Bulma İhtimali, (Yaş, cinsiyet, tecrübe, ekonomik koşullar vs) 
  7. Çalışanın maddi olanakları, (Ailesindeki diğer bireylerin gelir düzeyi, yaşam standardı vs) 
  8. İş tatmini, 
  9. Sosyal Konum.
Yukarıdaki belirtiler, kişisel özellikler ve beklentiler doğrultusunda kişiden kişiye değişebilmektedir. Sözkonusu belirtiler her kademedeki personelde görülebilmekte ve kişilik özelliklerine bağlı olarak farklı yoğunluklarda yaşanabilmektedir.


Sendrom, şirketin önündeki gelişim ve değişim için ciddi bir engel teşkil etmektedir ve bu olumsuzluklar giderilmeden şirket için küçülme politikasından yarar sağlamak da mümkün olamamaktadır. Yoğun yaşanan bir survivor sendromundan sonra etkilerinin yaklaşık 5 sene sonra bile çalışanlar üzerinde görüldüğü saptanmıştır.


Yapılan araştırmalarda özellikle yerleşmiş bir kurum kültürü bulunan ve çalışanların iş güvenliğine önem veren şirketlerde bu sendromun çok daha yoğun yaşandığı gözlenmiştir.


Survivor sendromunu yoğun olarak yaşayan kişilerde;
  • Riskten uzak durma, 
  • Başkalarını şikayet etme, (özellikle ast) 
  • Yöneticilerine karşı kendilerini koruma ihtiyacı, 
  • İnkar etme, eğilimlerinin ortaya çıktığı gözlenmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder