17 Ekim 2011 Pazartesi

Şirketleri zor durumda bırakan suistimalcilerin 'kimliği' ortaya çıktı. Buna göre şirketleri en çok 10 yıldan fazla kıdemi olan üst düzey yöneticiler yakıyor



Kaptan köşklerinde oturan yöneticilerin mevcut yetkilerini kötüye kullanması iş dünyasının en büyük kabuslarından biri. Zira zaman içinde iç kontrolleri iyi öğrenen ve şirket içinde güven kazanan yöneticilerin beklenmedik bir anda kurumu suistimal etmesi tüm dengeleri alt üst ediyor. Böyle bir durumla karşılaşıldığında da itibar ve imaj kaybı yaşamak istemeyen şirketler genellikle yaşananları saklama yoluna gidiyor. Şirketler bu kabusu tekrar tekrar görmesin diye KPMG Forensic, yürüttüğü binlerce inceleme arasından "beyaz yakalıların" suç işlediği ve suçun kesinlik kazandığı bazı vakaları seçerek detaylı bir araştırma yapmış. İncelenen yolsuzluk ve suistimal suçları arasında mali tablolarda manipulasyon, yanıltıcı mali bilgi vermek, para ve / veya diğer varlıkları zimmete geçirmek, harcamalarda suistimal ve diğer birçok yolsuzluk suçlarını analiz eden şirket, suistimalcinin profilini çıkarmış. KPMG tarafından derlenen ve suistimal inceleme uzmanları tarafından Ocak 2008 - Aralık 2010 tarihleri arasında EMA (Avrupa, Ortadoğu, Afrika), Amerika ve Asya-Pasifik bölgelerinde yürütülen suistimal incelemelerine ilişkin veri ve bilgiler 69 ülkedeki suistimal vakalarıyla ilgili toplam 348 inceleme dosyasını içeriyor. Sonuçlara göre şirketin gizli, hassas bilgileri emanet edilmiş ve kendilerini kontrollerden uzak tutabilen CEO, genel müdür gibi üst düzey pozisyonlarda görevli yöneticiler suistimale daha yatkın duruyor. 2007 yılında EMA bölgesinde yürütülen araştırmanın sonuçlarına göre suistimalcilerin yüzde 49'u üst düzey bir pozisyonda görev yapıyordu. 2011 yılında da suistimalciler çoğunlukla üst düzey bir pozisyonda olmalarına rağmen, bu oran yüzde 35'e gerilemiş. Öte yandan 2007'den 2011'e yönetim kurulu üyesi olan suistimalcilerin oranı ise yüzde 11'den yüzde 18'e yükselmiş.

Kıdemliler önde gidiyor

Analize göre kıdem süresi 10 yıldan fazla olan yöneticiler daha az kıdeme sahiplere oranla şirketleri maddi anlamda daha fazla suistimal ediyor. Olay teşhis edildiğinde suistimalcilerin yüzde 60'ının kıdem süresi 5 yılı, yüzde 33'ünün de 10 yılı aştığı görülüyor. 2007 yılı analizinin sonuçlarında ise suistimalcilerin yüzde 36'sı olay teşhis edildiği sırada şirkette 3-5 yıldan beri çalışıyor, vakaların yüzde 51'inde kıdem süresi 5 yılı, yüzde 22'sinde ise 10 yılı aşıyordu. Buna göre suistimalcilerin vaka teşhis edilmeden önce aynı işyerinde genelde 5 yıldan uzun bir süredir çalıştıkları ve suçun başlangıcıyla teşhisi arasındaki ortalama sürenin 3 yılı aştığı dikkate alındığında suistimalcilerin kötü bir art niyetle işe girmediklerini söylemek mümkün olabilir. Yapılan analizin diğer bir sonucu ise suistimalcilerin yüzde 32'lik oranla en fazla finans departmanlarında görev yaptığını ortaya koyuyor. Operasyon ve satış departmanlarındaki suistimalcilerin payı 2007'de yüzde 32 iken, 2011'de yüzde 25'e düşmüş. En az suistimalci ise hukuk departmanından çıkıyor. Suistimal vakalarının yol açtığı maddi zarar tutarı da bölgelere göre değişiyor. Ortalama zarar Asya-Pasifik'te 1.4 milyon dolar, Amerika kıtasında 1.1 milyon dolar ve EMA bölgesinde (Avrupa, Ortadoğu, Afrika) 900 bin dolar seviyesinde. "

Tespitler dikkate alınmıyor!"
Türkiye'deki suistimalcileri değerlendiren KPMG Türkiye Risk Yönetimi Danışmanlığı Bölüm Başkanı ve Şirket Ortağı İdil Gürdil, durumun yaş ve profil açısından globaldekilerle benzerlik gösterdiğini söylüyor. Türkiye'de suistimallerin yüzde 80'inin zayıf iç kontrolleri delerek ve bireysel yapıldığının altını çizen Gürdil, " 2007'de yapılan araştırmada şirketlerin yüzde 50'sinde suistimale rastlanmamıştı. Ancak tespit edilen yüzde 50'sinde de bu sonuçların dikkate alınmadığını görüyoruz" diyor. "

Tepe noktalar sağlam olmalı"
Şirketlerin Şirketlerin faaliyet alanı genişledikçe kurumsal yönetişimin giderek önem kazandığını söyleyen Türklider Derneği Başkanı Bülent Şenver ise yüksek maaş, ikramiye ve hisselerin bazı tepe yöneticilerinin yoldan çıkmalarına neden olduğunu dile getiriyor. Bu konuda yöneticilerin etik değerleri ve niyetlerinin çok önemli olduğunu vurgulayan Şenver, şirketlerin suistimalcilerden korunması için "Yönetim kurulları daha aktif çalıştırılıp sık kontrol edilmeli. Bağımsız denetim mekanizmaları daha etkin kullanılmalı" diyor. Tepe yöneticilerinin detaylı bir araştırma sürecine tabi tutularak seçilmesi gerektiğini belirten Şenver "Yetkilere limitler getirilmeli, sorumluluk paylaşımı daha büyük bir kitleye yayılmalı" diyor.

Alt kademede de rastlanıyor
Yöneticilerin yetkileri ya da kontrol ettikleri fon ne kadar fazlaysa şirketi o kadar yüksek suistimale uğratabileceğini ifade eden Türkiye İç Denetim Enstitüsü Başkanı Özlem Aykaç İğdelipınar da üst düzeyde görev yapan bazı yöneticilerin yıl sonunda prim alabilmek için şirketin durumunu olduğundan farklı gösterebildiğini belirtiyor ve ekliyor: "Suistimal üst düzeyde daha yüksek meblağlarda yapılsa da alt kademede de zimmete para geçirme ve şirketin kaynaklarını kullanma olarak karşımıza çıkıyor."

Üst düzey koltuklarda kadın sayısı az
Sonuçlar tipik bir suistimalcinin genelde 36-45 yaşları arasında ve yüzde 87 oranında erkek olduğunu söylüyor. Yani genel olarak şirket organizasyonlarındaki cinsiyet yapısında üst düzey yönetici pozisyonunda az sayıda görev yapan kadınların yolsuzluk yapma 'fırsatı' da azalıyor. Buna bağlı olarak da erkeklerin adının karıştığı suistimal vakalarının sayısı daha yüksek çıkıyor. Öte yandan Amerika ve Asya-Pasifik bölgelerinde kadınların suçlu olduğu vakaların oranı (sırasıyla yüzde 22 ve yüzde 23), EMA (Avrupa, Ortadoğu, Afrika) bölgesindekinin (yüzde 8) yaklaşık üç katı olduğu görülüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder